-
Hacı Hüseyin KEBAPÇI
Tarih: 03-02-2025 17:06:00
Güncelleme: 03-02-2025 17:06:00
Bir önceki yazımda gençlerin kazanması gereken ve kazanabileceklerinden emin olduğum 4 yeterlilik alan hakkında yazmıştım. (Bu eminliğimin sebebi gençlerde bulunan potansiyeldir. 30 yıllık öğretmenlik hayatım bana bunu öğretmiştir.) Sonra da bu alanlara 5 Yeterlilik alanı daha eklemiştim. Bugün bu bilgi ve beceriler gençlerin ne işine yarar ve bu öğrenmeler kendilerine ne kazandırır bu hususları açıklayalım.
Okul Dersleri Bilgisi
Türkçe, Matematik, Sosyal Bilgiler ve Fen bilgisi dersleri çocuklara/gençlere yaşadıkları dünyayı kavramalarını, doğru ve düzgün iletişim kurmalarını, içinde yaşadıkları toplumu daha iyi tanımalarını, yaşadıkları nesnel dünyanın farkında olmalarını ve mantıksal beceriler edinmelerini vb. gibi pek çok faydayı sağlar. Fakat bugün bu farkındalıkların gençlerde yeterince gelişmediği de ortadadır. Öğrencilerce öğrenilmesi gereken bilgi ve yeterliliklerin okullarda okutulan bilgiler olduğu konusunda sanırım hepimiz hem fikirizdir. Fakat gençlerin ihtiyacı olan bilgilerin okullarda kendilerine okutulmasına rağmen yukarıda saydığım farkındalıklara neden sahip olamıyorlar? Hepimizin cevabını merak ettiği husus bu olsa gerektir. Gençler okulda öğrenmeleri gereken farkındalıklara ulaşamıyorlarsa ve bu farkındalıklara da ihtiyaçları varsa o halde ne yapmalıyız ve nasıl yapmalıyız ki, istediğimiz sonuçlara sahip olabilelim. Burada yazıyı uzatma pahasına çocuklarımızın okullarımızda bu farkındalıklara ulaşamama sebepleri üzerinde biraz duralım istiyorum. Çünkü bu durumun mantıklı bir nedeni olmalı ki, bu böyle devam ediyor olsun. İşin aslına bakarsak, yukarıda saydığımız farkındalıklara öğrencilerin nasıl ulaşacağı konusu Milli Eğitim Bakanlığının mevzuat ve önerdiği yöntemlerde açıkça yazmaktadır. Fakat sorun şuradadır. Sınıf sistemi ve ders öğretim sistemi bu yazılanları yapmaya elverişli değildir. Neden değildir? En temel sorun sınıf sistemi içerisinde öğretmen etken öğrenci edilgen olmak zorundadır. Bu kaçınılmazdır. Çünkü bir sınıf öğrenci en az 12 kişiden oluşur. Genel olarak da 20 kişiden fazladır. Bu da doğal olarak öğretmeni aktif, öğrenciyi edilgen hale getirir. İkinci bir sorun ise öğrenciler bilgi öğrenmek zorundadır. Bu da öğrencilerin dinleme, öğretmenin anlatma pozisyonunda olmasına yol açar. Üçüncü olarak öğretmen bir yandan ders anlatırken diğer taraftan öğrencilerin ne kadar verimli ve etkin ders dinlediğini yeterince kontrol edemezler. Kontrol edebilecekleri husus ancak ders dinlemediğini eylemleri ile ortaya koyan öğrenciyi fark edebilirler. Öğretmen o öğrenciyi uyardığında dersin insicamı bozulur. Ayrıca öğretmen kendine bakan, kafası başka yerde olan öğrenciyi ders anlatımı ile meşgul olduğundan ders dinlemediğini fark etmeyebilir. Dördüncü olarak günümüzde öğrencileri yaşadıkları alanlarda yer alan duyu organlarını ve zihinlerini uyaran sesli ve görüntülü eşyalar, sosyal hayatın akışındaki hızlı değişim, iletişim araçlarının cebimizde taşınması ve her an iletişim imkanına ulaşabiliyor olmamız gibi uyarıcıların çok sayıda olması gibi sebepler de öğrencilerin etkin ders dinleme halini azaltıcı bir etki yapmaktadır. Beşinci olarak iletişim alanında meydana gelen değişiklikler hayatımızın her alanını etkilediği için yeni alışkanlıklar edinmeye yol açan kendiliğinden süreçler meydana gelmekte ve bunlar da öğrencilerin kendi aleyhine olumsuz alışkanlıklar edinmesine yol açmaktadır. Yine bütün bu anlattığım süreçlerdeki eksiklik ve yetersizliklerin anında o gün içinde ya da o hafta süresinde hemen tespiti, telafisi söz konusu değildir. Bu tür olumsuz faktörleri çoğaltabiliriz. İşte bu tür nedenlerle öğrenciler derslerde dinledikleri ya da yarı dinledikleri bilgileri işitip kısa süre sonra unutmak üzere kurgulanmış bir sistemin içerisinde yer almaktadırlar. Hatta önemli bir başka sorunu da eklemek yerinde olur. Okullarda öğretilen bilgilerin gündelik yaşamla ilişkisi kurulmadığı için okullarda işitilen bilgilerin neredeyse hiçbir kalıcılığı olmamaktadır. Dolayısıyla bütün bunlar verimli bir şekilde okul dersleri farkındalığı kazanılmamasına sebep olmaktadır. Fakat bilinmeli ki, okul dersleri farkındalığı gençleri yaşama hazırlayan en temel bilgilerdir. Özellikle insanın bilişsel yönünün ihtiyaçlarını karşılamada vazgeçilmezdir.
O halde kuracağımız sistem bu saydığım sorunları giderici özellikte olmalıdır. Yani öğrenci öğrendiği bilginin farkında olmalı, gündelik yaşamla ilgisini anlamalı ve bu bilgileri aklında tutabilmeli ve bu bilgilerle hayal kurabilmelidir. Öğrencilerin bu hallerindeki gelişme ve değişimler de zamanında kontrol edilebilmelidir. (Tarafımdan günlük kontrol sistemi tasarlanmıştır.) Böylece öğrencinin bilişsel özellikleri okul dersleri üzerinden ölçülebilsin ve gelişimleri sağlanabilsin. Öğrencilerin hangi bilişsel özelliklerinin ölçülmesi ve gelişimlerinin değerlendirilebilmesi kastedilmiştir? Öğrencilerin akıl, zekâ, düşünce, hayal gücü ve hafıza özelliklerinin kendi edimleri üzerinden günlük ölçülmesi kastedilmiştir.
Öğrenciler öğrendikleri bu bilgilerle daha ortaokul ve lise dönemlerinde bilme, anlama, anlamlandırma ve değerlendirme yeterliliklerine ulaşacaklardır. Zaten önemli olan ya da istenilen de bu değil midir? Öğrenciler kendileri öğrenir, anlar, soru sorar, kendi sorulana cevap arar, bu soruları tartışır, karşıt ya da farklı fikirlerle tekrar düşünür, anlamlandırır, değerlendirir ve bu bilgileri hayat pratiğinde kullanırsa anlattığım bilişsel yetenekleri geliştirme sorunu çözülmüş olur. Fakat bu nasıl mümkün? Nasıl konusuna sonra gireceğiz.
Mesleki beceri kazanması
Öğrencilerin insan – eşya ilişkisini ve eşya – eşya ilişkisinin farkındalığını kazandırır. Varlığı ve çevresindeki nesneleri daha iyi tanımasına neden olur. Emeğin kıymetini bilir. Yapılan işlerin ihtiyaç duyacağı malzemeyi, süreyi, insan hayatına etkisini fark eder. Osmanlı şehzadelerine meslek öğretmelerinin mantığında da bu husus yatmaktadır. Daha başka hususlar da vardır. Yalnız o hususlardan yeri geldiğinde bahsedilecektir.
Bilgisayar yazılım ve donanım becerileri
Çağımızın gerekli kıldığı ve artık hayatın onsuz düşünülemeyeceği ortadadır. Aklımıza yapay zekâ zaten pek çok şeyi halledecek bunları bilmek ne kazandırır diye gelebilir. Fakat bu doğru bir düşünce olmaz. Çünkü bu söylem kullanıcı düzeyinde kalma söylemi olur. Aslolan bir şeyi üreten akıl düzeyine yükselmektir. Hatta bu işin daha gelişmiş hallerini tasarlayabilen akıl üretilmelidir. Bu da ancak bir varlıkla hem hal olarak mümkündür. Ayrıca hemen şimdi ihtiyaç olan bir şeyin sistemlerini öğrenmek hem ihtiyacı görür hem de gençlerin kendilerine öz güven duymasını sağlar.
Yabancı dil
İnsan hayatında bir dil öğrenmek her zaman önemli olmuştur. Fakat günümüzdeki kadar gerekli hale gelmemiştir. Günümüzde neden gereklidir? Üstelik de çok iyi çeviri programları ile yapay zekâ gayet iyi çeviriler yapmaya başlamışken? Bu meselenin birkaç boyutu vardır. İlki insan beyninin gelişimi açısından gereklidir. İkincisi, farklı kültür ve uygarlıkların farkındalığına sahip olmak için gereklidir. Üçüncüsü, insan – insana ilişki için gereklidir. Çoğaltabilirim fakat uzatmayayım.
Bir önceki yazıda eklediğim diğer 5 yeterlilik alanını (Okumayı ve yazmayı bilme, spor yeterliliği, sanatsal beceri, ilkyardım ve sürücü yeterliliği) da insanın yaşam farkındalığı, kalitesi ve her koşula hazır olması açısından önemlidir. Zaten öğrencilerde ‘’okumayı ve yazmayı’’ öğrenme becerileri okul derslerini öğrenilirken kazanacakları için olağan akış içerisinde kendiliğinden gelişecektir.
İyi güzel de bütün bunları 4 yıllık sürede nasıl yapacağız?
Devam edecek.
https://www.youtube.com/shorts/lIXtmQltiCs
- Asch Deneyi
- ‘’BİR BAVUL İKİ DİL’’ FİLMİ
- 21. Yüzyılda Bireyin Kazanması Gereken Bilgi ve Beceriler-2
- 21. Yüzyılda Bireyin Kazanması Gereken Bilgi ve Beceriler-1
- Yeni Bir Eğitim Modeli Yaklaşımı
- Ülkemizdeki Eğitim Sistemi ve Küresel Sorunlar
- Bireyleri Nasıl Yetiştiririz-1
- Gençlerin ihtiyacı olan 4 yeterlilik alanı