içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

KURTARMAYA ÇALIŞIRKEN KAYBETTİĞİMİZ ÇOCUKLAR

Bir nesil düşünün: Çiftçi, işçi, hatta okuma yazma bilmeyen anne babaların çocukları… 

Bu çocuklar, zorluklarla büyüdüler Türkiye’de üniversite sayısının bir elin parmaklarını geçmediği zamanlarda, çoğu bir işte de çalışarak,  üniversite kazanıp okudular.  Bu nesiller, doktor, mühendis, avukat, kaymakam, vali, profesör oldu. Oysa bu başarılı neslin çocukları, aynı akademik ve mesleki başarıyı gösteremiyor. Peki, neden?

Eskiden anne babalar çocuklarına güvenirdi. Evladım sen ne yapman gerekir biliyorsun diyerek, onları vicdanlarıyla baş başa bırakır, gerektiği kadar müdahale ederlerdi. Kendi eksikliklerini bir engel olarak görmez, çocuklarının sorumluluk almasına izin verirlerdi. Oysa bugün biz, okumuş ebeveynler olarak çocuklarımızın hayatına fazlasıyla müdahale ediyoruz. Onları yönlendirmekle kalmayıp, kararlarını şekillendiriyor, hata yapmalarına fırsat tanımıyoruz. Kendi ayakları üzerinde durmalarına izin vermek yerine, onların yerine düşünüyor, planlıyor ve uyguluyoruz.

Hacettepe Psikoloji mezunu, ardından, alanında yüksek lisans yapmış bir arkadaşımın sözleri, bu durumu çok güzel özetliyor:
"Keşke çocuklarımı üniversitede öğrendiğim bilgilerle değil de, anne babamın beni yetiştirdiği gibi büyütseydim. Anne olarak, hayattaki en büyük pişmanlığım, çocuklarımı okuduğum kitaplara göre yetiştirmek oldu."

Bu söz, günümüz ebeveynlerinin içine düştüğü tuzağı çok iyi anlatıyor. Bilgi arttıkça, ebeveynler çocuklarını daha bilinçli yetiştirdiğini düşünüyor. Ama aslında çocukların en büyük ihtiyacı, kendi yollarını çizebilmeleri için duydukları güven ve sorumluluk duygusu.

Paraşüt Ebeveynlik

Paraşüt ebeveynler, çocukları en küçük riskten bile korumak için onların başından ayrılmayan, sürekli "kurtarıcı" olarak devreye giren anne babalardır. Çocuğu parka götürür düşeceğini düşünerek,  bir ağaca tırmanmasına koşmasına kaymasına dahi izin vermez, her anına müdahale eder. İşte ben bunlara paraşüt anne baba diyorum. Hep bir kurtarıcı melek pozunda…
Bu yaklaşımın çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerini birkaç örnekle açıklayalım:

Kendi Sorunlarını Çözemeyen Çocuklar

Bir lise öğrencisi düşünün, Ödevini bitirmesi gerekiyor. Fakat ödevini yetiştiremeyince annesi veya babası devreye giriyor ve çocuğun yerine ödevi yapıyor. Bu durum bir iyilik gibi görünse de çocuğa şu mesajı veriyor:
"Sen bunu başaramazsın, ben senin yerine yaparım." Proje performans ödevlerinin büyük kısmını veliler yapar. Bunu öğretmen de çocuk ta veli de bilir ama bu durum devam eder. 
Zamanla çocuk, zor durumlarla başa çıkma becerisini kaybediyor ve her problemde bir kurtarıcı bekliyor. Yıllarca liselerde öğretmenlik, idarecilik yaptım. 180 boyundaki gençlerin çantasını okula kadar taşıyan anne, baba,  anneanneler gördüm. Niye yapıyorsun dediğimde, cevap; kıyamıyorum. İyi de, Sen şimdi kıyamıyorsun ama hayat ilerde çok fena kıyacak…

Hayata Hazırlanamayan Gençler

Üniversiteye giden birçok genç, yemek yapmayı, çamaşır yıkamayı, banka işlemlerini halletmeyi bilmiyor. Çünkü ailesi, ben ezildim o ezilmesin diyerek bu işlerin tamamını onlar adına yapmış. Çocukları her şeyden koruyarak büyüten ebeveynler, aslında onların birer yetişkin olarak hayata hazırlanmasını engelliyor. 
Bırak üniversite kaydını, Üniversite mezunu çocuğuyla!  Yedek Subaylık sınavına gelen anne babalar gördüm. Yarın devlet bu çocuğun! Emrine onlarca asker verip çatışmaya gönderecek. Bu tür aşırı müdahaleci ebeveynlik, çocuğun kendi sorumluluklarını üstlenmesine engel olduğu gibi ömür boyu çocuk kalmasına sebep oluyor.

Hata Yapma Şansı Bile Olmayan Çocuklar

Çocuklarımızın hata yapmasına izin vermediğimizde, onların hatalarından ders çıkarma şanslarını da ellerinden alıyoruz. Eskiden çocuklar, mahallede oyun oynarken düşer, dizleri kanar, arkadaşlarıyla kavga eder yaralanır yarasını sarar arkadaşıyla kavga ettiği gibi barışmasını da bilir, bir sonraki sefere daha dikkatli olmayı nasıl davranacağını da öğrenirlerdi. 

Şimdi ise ebeveynler, çocuklarının en küçük bir başarısızlık yaşamasına bile tahammül edemiyor.
Örneğin, bir öğrenci bir dersten düşük not aldığında, ebeveyn hemen öğretmeniyle konuşuyor, ek ders ayarlıyor, onun adın koşturuyor, işler yapıyor. Oysa çocuk başarısızlıkla yüzleşip eksiklerini kendi analiz etse, bir sonraki sınava daha iyi hazırlanır, çözüm yollarını kendi bulurdu.

Peki, paraşüt ebeveynlik tuzağından nasıl kurtulabiliriz?

Onlara Güvenin: Çocuklarınızın kendi kararlarını vermesine izin verin. Hata yaptıklarında devreye girerek kurtarmak yerine, onlara hatalarının bedelini ödemeyi ve bu hatalarından ders çıkarma fırsatı tanıyın.

Sorumluluk Vermekten Korkmayın: Yaşlarına uygun sorumluluklar vererek hayat becerileri kazanmalarını, tatillerde bir yerlerde çalıştırarak, piyasa tecrübesini, insanları tanımayı ve para kazanmanın zorluklarıyla tanışmasını sağlayın.

Mükemmeliyetçilikten Vazgeçin: Çocuklarınızı sürekli yönlendirmek yerine, kendi yollarını bulmalarına rehberlik edin.

 

Unutmayalım ki başarılı nesiller, zorluklarla mücadele etmeyi öğrenmiş bireylerden oluşur. Anne babalar olarak en büyük başarımız, çocuklarımızın biz olmadan da ayakta durabilmesini, günümüz koşullarında hayatlarını sürdürmelerini sağlayabilmek. Bu da onları kendi çağımıza göre değil onları bekleyen çağa dünyaya göre yetiştirmektir.

Not: Bir başka trajedi de, proje çocuk olarak yetiştirilip hayatı mahvedilen çocuklar var. Onlar başlı başına bir yazı hatta kitap konusu olabilir.

Bu yazı 428 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum